Cervantes'i de Türklere Borçuludur'
Fransız büyük düşünür ve kültür adamı Andre Marlaux, "Hayali Müze" (Musee Imaginaire) adlı kitabında açıkladığı bu yargısıyla dünya tarihinin küçük bir noktasına ışık tutarken, aynı anda edebiyat dünyasının büyük bir gerçeğini aydınlığa kavuşturuyor.
Tarihsel olayların aralarına sıkışmış ve o nedenle zamanında önemleri anlaşılamamış olayları açıkladığı kitabında
yazar, Osmanlı Donanması’nın yenilgisiyle sonuçlanan İnebahtı Deniz Savaşı’nın “gözlerden kaçan bir olay”ına da değiniyor.
İkinci Selim’in padişahlığı ve So- kullu Mehmet Paşa’nın sadrazamlığı döneminde Osmanlılar Kıbrıs’ı alınca, Papa V. Pius Osmanlı İmparatorluğuma karşı bir din ordusu oluşturmak için çağrıda bulunmuştu. Papa’nın çağrısına çeşidi Hristiyan ülkelerinden katılan gönüllüler arasında, İspanya’ dan Cervan- tes de vardı. Dünyanın en çok yabancı dile çevrilen romanı “Don Kişot”un yazan Cer- vantes, Papa’nın bu çağrısına yalnızca, memleketinden uzaklaşmak nedeniyle katılmıştı.
C |
zorunda kalmış, aynı olay çok geçmeden orada da başlanna gelmişti. Sık sık yer değiştir-meleri nedeni ile Cervantes iyi bir öğrenim alamamış, sorumsuzluklar içinde çeşitli maceralara girip çıkan, kendi başına buyruk bir maceraperest olmuştu. Papa’nın çağrısını duyunca, hem oturduğu kentten uzaklaşmak, hem de yeni bir macera yaşamak hevesiyle İtalya’ya koşmuş, Haçlı Ordu- su’na katılmıştı.
1570 yılında İnebahtı’da Osmanlı Donanması ’nın karşısına çıkan çıkan ve onu yenilgiye uğratan Haçlı Do- nanması’nda, bu macera heveslisi
“gönüllü asker” Cervantes de bulunuyordu. Fakat savaşma hevesi uzun sürmemiş, ilerde sol elini kaybetmesine neden olacak biçimde ağır yara aldığı sol kolunu kullanamadığı için Cervantes Osmanlı’ya tutsak olmuştu. Savaş sonunda ise öteki tutsaklarla birlikte o da Cezayir’e gönderilmiş, Cezayir Kalesi’nde hapsedilmişti.
ikinci selim, savaş sonrası Do
nanma Komutanı Müezzinzade Ali Paşa’ ya yenilginin nedenlerini sorunca ondan, yenilginin “nedenleri”nin değil, yalnızca bir “nedeni” olduğunu öğrenmişti. O tek neden ise, Osmanlı donanması sisli denizde son derece sessiz ilerlerken, düşman donanmasından bir gözcünün kendilerini görmesiydi.
ikinci Selim, *0 görevini başanyla yapan bir askerdir diyerek düşmanı
olmasına karşın o gözcünün ödüllendirilmesini istemişti. Fakat gözcünün savaşta yaşamını yitirdiğini duyunca, kendisini ödüllendiremediği bu kahramanın anısına bir ödül verilmesini kararlaştırdı.
“Bu altını Cezayir’e götürün ve Cezayir kalesinin kulesinden, avludaki tutsakların üstüne atın” dedi. “Altın hangi tutsağın başına düşerse, kahraman gözcünün anısına, o tutsağı serbest bırakacaksınız.”
1958-1968 yılları arasında Fransa* da Kültür Bakanı olarak görev yapan 20. yüzyıl Fransa'sının ünlü düşünür ve kültür adamı Andre Malraux, tarihin önemli olaylan arasında sıkışmış, kalmış bu olayı gün ışığına çıkardıktan sonra, Cezayir kalesinin kulesinden Padişah İkinci Selim adına atılan altının, avludaki tutsaklardan kimin başına düştüğünü de söylüyor:
“O tutsak, Cervantes’tir” diyor. Ve o nedenle büyük yargısını, şu “büyük söz”üyle açıklıyor:
"Dünya, Don Kişot’u Cervantes’e, Cervantes'i de Türklere borçuludur.”*
Korkaklık şu soruyu sorar; "Güvenli mi?"
Menfaatçilik şu soruyu sorar; "Faydalı mır
Kibir şu soruyu sorar; "Popüler mir
Ama vicdan şu soruyu sorar; "Adaletli mi?
Martin Luther King
0 yorum: