KENDİNİ BİL KENDİNİ



Gnothi Seauton’



Düşünce tarihinin en eski özdeyişi Yunanca “Gnothi Seauton” yani “Kendini bil”dir. Bu söz, Delphi’deki Apol- lon Tapınağı’nın girişinde altın harflerle kazılmıştı.
Uzun yıllar antikçağda doğdu­ğu sanılan bu deyişin köklerinin dünyanın dört bir yanına uzan­dığı arkeolojik kazı­lar ve araştırmalarla görüldü. Mısır’da ta­pınak duvarlannda benzer sözler yazılıy­dı. İnsanı “büyük ev­renin küçük evreni” olarak gören Mısırlı­lar duvara “Beden Tann’nın evidir. İnsa­noğlu kendini bil, kendini tanı!” sözlerini işlemişlerdi. Sümer tab­letlerinde de benzer özlü sözlerin olduğu Muazzez İlmiye Çığ gibi değerli Sümerbilimcilerin çalışma­ları sonucu ortaya çıktı.
Latince’ye “Nosce te ipsum” ya da "Temet nosce” olarak çevri­len ve Çiçero’nun sözü gibi çeşitli kaynaklarda da gösterilen "Kendi­ni bil” sözünün, Sümer, Mısır, Çin, Hindistan, Latin Amerika uygarlık­larının içinde dolaşsa da can bul­duğu ve uygarlığa mal olduğu yer Anadolu’dur. “Kendini bil” sözü, Anadolu’da yüzyıllar boyu yankı­landıktan sonra, 14’üncü yüzyılda Yu­nus Emre’nin dizele­rinde boy gösterdi: “İlim ilim bil­mektir, ilim kendin bilmektir,
Sen kendini bil­mezsin, ya nice okumaktır,
Okumaktan mu­rat ne, kişi Hak’kı bilmektir,
Çün okudun bilmezsin, ha bir kuru emektir,
Okudum bildim deme, çok tâ- at kıldım deme,
Eri Hak bilmez isen, abes ye­re yelmektir.
Halk edebiyatımızda da yerini alan bu söz, Hacivat ile Karagöz’de, “Kendini bil, kendini! Bil­mez isen kendini, patlatırlar ense­ni!” tekerlemesiyle yansıdı.
          Kendini bil" özde-
              yişinin içerdiği
anlam, aynı yüz- yılda Mevlana'dan, “Ya ol­
duğun gibi görün, ya da görün­düğün gibi ol” sözleriyle yansıdı.
Oscar Wilde ise bu sözün anla­mına, şu görüşüyle katkı sağladı: "Antik dünyanın kapısında 'Kendini bil!’ yazıyordu. Yeni dünyamızın kapısında ise ‘Kendin ol!’ yazmalı.”
Antikçağın "Dünyanın yedi ha­rikası” örneği, yedi bilgesi de var­dı: Bu yedi bilge, Thales, Solon, Periandros, Kleobulos, Kheilon, Bias, Pittakos’du. “Kendini bil” bir yandan bu bilgelerin sözüymüş gi­bi kayıtlara geçerken, bir yandan da büyük Latin şair Juvenalis’in mistik görüşü “araya girdi”. Juve- nalis’e göre, “Kendini bil” bir il­keydi ve cennetten gelmekteydi.
Antikçağın filozoftan ilahi etki­ye göndermede bulunmadan dün­yayı açıklama peşindeydi, özü iti­bariyle var oluşun temeli neydi? Daha sonra toplumsal değerleri, örgütsel biçimleri eleştirel bir yak­laşımla incelemeye yöneldiler. Kendilerine şu soruyu sordular: İnsanoğlu hangi koşullarda en iyi gelişme ve mutlu olma yo­lunu bulabilir?
Bu soruya aranan yanıt felse­feyi bugüne uzanan yolculuğuna çıkardı. Hurafelerden uzaklaşarak nedenler ve açıklamalar yapmaya da “kendini bil” diye girişti. Felse­feciler, tarihçiler büyük çoğunluk­la sözün Thales’in olduğu konu­sunda birleşmekle kalmaz; felse­feyi Thales’le, Milet’le başlatırlar.
“Felsefenin piri”, “ilk bilim a- damı”, “fiziğin ve doğal felsefenin ilk kurucusu” Thales “Bilge” de­nen ilk kişiydi. Politikacı, ge- ometriciydi. M.ö. 585 yılındaki Güneş tutulmasını önceden haber verdi. Mitlerle değil, dünya ve yıl- dızlann bilgisiyle ilgilendi. Pratik bir düşünürdü. Thales’i farklı kı­lan bilimle büyüyü birbirinden ayırmış ve tannlan düşünmek zo­runda olmadan dünyayı düşün­meye cesaret etmişti.
Thales’in mezar taşına, “Bilgelerin bilgesi Thales’in mezan bu... Kendisi küçük, ama şanı göklere çıkıyor 
sözleri yazılmıştı. “Ünlü Filozofların Ya-şamlan ve öğretileri” adlı önemli yapıtın yazan Diogenes Laertios yapıtında Thales’le ilgili olarak şu notlara da yer vermektedir: “Araştıran, inceleyen ve düşünen biriydi. Bir gün göklere bakarak giderken önündeki kuyuya düştü. Bu dalgınlığı da tarihe geçti. Annesi gençliğinde ‘Evlen’ dediği zaman ‘Daha zamanı değil’ yaşı ilerlediğinde de ‘Artık zamanı değil’ yanıtı verdi. Neden
çocuk sahibi olmadığını soranlara da ‘Çocukları çok sevdiğim için’
yanıtını veriyordu. Mevsimleri, yı­lın 365 gün olduğunu, ayın son gününe ‘otuzuncu gün’ adını ve­ren oydu.”
Laertios’un kitabında Thales’in dünya görüşü konusunda şu not­lar da yer almaktadır:
“En güzel şey evrendir; çünkü Tann’nın eseridir.
“En büyük şey yerdir; çünkü herşeyi içine alır.
“En hızlı şey akıldır; çünkü her yeri dolaşır.
“En güçlü şey zorunluluktur; çünkü herşeyi alt eder.“En bilge şey zamandır; çün­kü herşeyi ortaya çıkarır” öz­lü sözleriydi.“Akıllı düşünceyi gösteren çok konuşmak değildir,“Bir tek bilgeliği ara,“Bir tek onu seç.“Böylece geveze insanların kesilmek bilmeyen seslerini kısacaksın" şarkısıdır.“ölümle yaşam arasında hiç­bir fark olmadığını söylüyordu, ‘Peki neden ölmüyorsun?’ dendi­ğinde karşılığı ‘Çünkü arada fark yok’ olurdu.”“Gecenin mi yoksa gündüzün

mü daha önce oluştuğunu sora­na, ‘Gece’ dedi. ‘Bir gün önce.’ “Neyin zor olduğunu sorana, ‘kendini bilmek’,
“Neyin kolay olduğunu sora­na, ‘başkasına akıl vermek1, “Neyin en tatlı olduğunu sora­na, ‘kavuşmak’,
“Gördüğü en acayip şeyin ne olduğunu sorana, Yaşlı bir Tiran’, “İnsanın talihsizliğine en kolay nasıl katlanacağını sorana, ‘Düş­manlarının daha kötü durumda olduğunu gördüğü takdirde’,
“En iyi ve en doğru nasıl yaşa­yacağımızı sorana, ‘Başkalannda kınadığımız şeyi kendimiz yap­madığımız takdirde’,



Next
Previous
Click here for Comments

0 yorum: