SAMURAYLARIN SONU




Bir çok japon onun  zehirlendiği konusun­da hemfikirdi. İktida­rı elinde tutan Şogun Tokugavva Yoşinobu, imparatorun ölümünde karanlık bir nokta olduğun­dan kuşkulananların başında geliyor­du. Yüzyıllardır Tokugawa sülalesinin yetiştirdiği şogunlarla yönetilen Ja­ponya'da, bir şeylerin değiştiği izleni­mi uyanmıştı.
Yoşinobu'ya göre son derece sağ­lıklı bir yaşam süıen İmparator Kome- i'nin birkaç gün içinde, üstelik de genç yaşta ölmesini doğal karşılamamıştı. Tabii o sıralarda kendisinin "son" Şo­gun olduğunu da bilemezdi...
Japonya, 1867 ile 1877 yıllan ara­sında tarihinin en karmaşık dönemle­rinden  birini geçiriyordu. İmparatorluk sürekli patlak veren siyasi olaylara, hükümet darbelerine ve isyanlara maruz kalıyordu.

14 yaşındaki Mutsuhito 1864 yılında 122'nci imparator olarak Güneş İmparatorluğu’nun tahtına oturduğunda, ülke 276 eyalete bölünmüştü. Bu eyaletler, her biri belirli silahlı kuvvete sahip asilzadelerin elindeydi. Bunlara "daimyo" adı veriliyordu. Sayılan 180 kadardı. İmparator Meiji veya Büyük Meiji diye anılan Mutsuhito zamanında Japon imparatorları birer sembol olarak tahtta oturuyorlardı. Ülke, To-kugavva ailesinden gelen ve babadan oğula miras kalan Şogunlar tarafından yönetiliyordu. Son hükümdarda, Yo-ninobu'ydu.

Tokugavva sülalesinin kurduğu Yoşibu Şogun yönetimi, 17. Yüzyılın başlarında yönetime gelmişti. 18601ı yıllara, yani Avrupa'nın uzakdoğu ülkeleriyle ilgilenmeye başlamasına kadar hanedan feodal bir yapı içinde kendi kendini idare ediyordu.

Batılı devletler, 1863 yılında donanmalarını Japonya açıklarına yığdılar. Bu bir yıldııma hareketiydi. Ardından da, kapütilasyonlar geldi. İktidarı elinde tutan Tokugawa sülalesinden

Şogun hanlıların mallarını ve gemileri­ni Japonya karasularına girmesine izin veımek zonında kaldı. Ülke bütünlüğü tehdit altındaydı.
Ayaklanan Japon soyluları ve da imyolar çocuk yaşta sayılan impara­tor Mutsuhito'nun yakın çevresini ele geçirdiler ve Şogun'un imparator lehine hareket etmesini sağladılar. 3 Ocak 1868'de Japon hükümet konse­yi kuruldu. Ancak bu konsey batılı anlamda bir konsey değildi. Daha çok feodal özellikler taşıyordu ve daimyo- lann elindeydi. Bu durumda yeniden imparatorun karşısında kendini bulan Şogun ve
ona bağlı birlikler (bunlara bakufıı adı veriliyordu), imparatorlu­ğun askerleri ile karşı karşıya kaldılar ve ağır bir yenilgiye uğradılar.
Bu zaferin ardından Mutsuhito Kyoto'dan Tokyo'ya (o zamanki adı Edo, 1868' den itibaren Tokyo olarak anılır) geçerek, burayı kendine merkez yaptı. Büyük Meiji adını da bu sırada aldı. İsim değişikliği aynı zamanda rejim değişikliği anlamına geliyordu.
Genç imparator Meiji bir Danış­ma Konseyi kurarak, kurucu meclisi oluşturdu ve bu meclise gerçekleştir­mesi gereken devrim niteliğindeki kararlan almasını istedi. Artık yönetim daimyoların elinden çıkmıştı. Oıdu kurmalan yasak­landı, mal varlıklarına el konul­du. Malları halk arasında pay­laştın İdi.
Japon asilzadeleri (Samuray- lar) ise tarih boyunca onur nişa­nı olarak taşıdıklan atlarını ve kılıçlarını bırakmak zorunda kaldılar.Mutsuhito, 3 Kasım 1852'de dünyaya geldi. İmparatorluğun tek adayıydı, ama ele avuca sığ­mayan bir kişiliği vardı. Çok sağlıklı ve güçlüydü ama biraz kabadayıydı
Japonya'da bu savaş yıllar boyu sürdü. Bütün bu kanlı sürecin so­nunda İmparator Mut- suhito galip geldi.

30 Temmuz 1912’de di­yabet, nefrit gibi birçok hastalık nedeniyle öldü.
1875-1890 yıllan arasında Japon­ya'da Avrupa modelleri gözönünde tutularak yeni bir devlet kuruldu ve bugünün Japonya'sının temelleri atıl­mış oldu. Danışma konseyi ve mecli­sin kurulmasıyla Japonya çağdaş dev­let anlayışını benimsemişti.
Mutsuhito ile başlayan devrim harekeden meyvelerini vermiş, birkaç on yıl içinde Japonya dünyanın sayı­lı devletleri arasında kendini kabul ettirmişti
 




Next
Previous
Click here for Comments

0 yorum: