TİYATRO BİR OKULDUR




Bir halk okulu olan tiyat­rolardan 7’den 70’e tüm insanlar yararlanır. Tiyat­ro, hayatın kendisi ve ay­rılmaz bir parçasıdır. Dinlendirir, dü­şündürür, anlatır, güldürür, ağlatır, uygular, öğretir, göze, kulağa, ruha, mantığa seslenir, bireyle ve toplumla bütünleşir, umut, heyecan, sevgi, saygı ve hoş görü aşılar, yaşar ve yaşatır...
TİYATRO BİR OKUDUR, 7 ‘DEN 70 ‘E HERKES ORADA OKUR.
Tarih boyunca insanlığın ortak sesi olan tiyatro bütün yönleriyle göıkemli bir anıt gibi geleceği aydınlatan bir meşale gibi doruklarda kalır. Onu ala­şağı etmek isteyenleri de konulan ara­sına alır ve işler. Yaşamın her yönünü konusu, zamanı, mekânı ve aktörleri ile Sahneler Sanatçıları heyecanla, tutkuyla, özveriyle, özgün olarak sahnelere kan verirler ve sahnelerde can verirler. Sahneler hayat, hayatlar sahne olur

ses verir ve ders verirler. Sanatçılar sahnede hem öğretmen, hem öğrenci­dirler. Uygulamalarını sahnede halkı yanlarına alarak temsil sürelerini ta­mamlarlar.


Tiyatro, hayattan alır hayata verir, insandan alır insana verir, toplumdan alır topluma verir. Halkın gözü, kulağı, sesi, nefesi, heyecanı ve umut kaynağıdır.


Tiyatrodaki söz yağmuru gönülleri, akılları, ruhları ve bedenleri yıkar, arıtır, durular, kurular ve hayata insanları yollar. Hayattan alır hayata verir, insandan alır insana verir, top­lumdan alır topluma verir.
Halkın gözü, kulağı, sesi, ne­fesi, heyecanı ve umut kayna­ğıdır tiyatrolar.
Sümerlerin kralı Gudea’ yi, uygarlık anıtlarıyla dolu antik Babil’in adalet dağıtan yöneticilerini, Olimpos tann- lannın mahkemelerini, Aristo- phanes’in “Eşek Anlan” oyu­nunu, Sokrates’in baldıran zehrini içerkenki sahnesini, Hz.Ömer’in adaletini, ünlü sosyal bilimci Thomas More ’ nin yargılanışını, geleceğin dâhisi GalileoGalile’nin yargılanışını, Frs. Kraliçesi Marie Antoinette’nin yargılınaşını, Mithat Paşa’nın yargıla­nışını, Nazilerin Nürnberg davasını, Russel -Uluslararası Savaş Suçlulan Mahkeme duruşmalarını ve daha nice sosyal, siyasal, kültürel, tarihi konuyu tiyatrolar olmasaydı sahnelerde göre­meyecek ve unutacaktı insanlık.
Tiyatrolar insanlığın ve tarihin belleği ve hafızasıdır. Bu hafızayı yi­tirenler yanlış dalgalara kapılır ve esen rüzgârlarda savrulup giderler.
Tiyatro, dinlemeyi, düşünmeyi, davranışlarda saygılı olmayı, öfkeye esir olmamayı, sevgi ve hoşgörünün insanı mutlu edeceğini, göımeyi, bak­mayı, söz sanatının yüceliğini, onur ve erdemin insanlar için değişmez gerçekler olduğunu ve daha nice insani değeri öğretir, yerleştirir, geliştirir. Haksızlığı eleştirir, adaleti yüceltir. Sosyal ve kültürel yaşama umut, heye­can ve verim katar. İnsanların bakış açılan m geliştirir. Destanları, ağıtlan, şarkıları, türküleri, masallan ve halk
hikâyelerini yaşatır. Davranış güzelli­ğine, çevre bilincine, dünyaya ve do­ğaya bakış açısına açılar katar.
Tarih boyunca uygarlıktann teme­linde tiyatro ana kaynak olmuştur. Bunların kanıtı asırlar ötesinden gelen ve hâlâ ayakta duran antik tiyatrolar­dır. Tiyatronun ana vatanı sayılan Ana­dolu’da gördüğümüz binlerce kişilik Aspendos, Milet, Efes ve Priene An­tik tiyatroları dünyaya tiyatro selamı vermektedir. Bunlar 
Bakanlık görevlerim nedeniyle bu ko­nularla yakından ilgilendim ve çalış­maların içerisinde aktif görevler aldım.
Özel tiyatrolara maddi yardımlar, tiyatro sahnelerinin çoğaltılması, sa­natçıların sözleşmeli personel olma­ları ve diğer mali hakları, devlet sanat­çı belgeliği, DT Anadolu turneleri ve özel tiyatroların yaz turneleri için salon ve sahne sağlanması, gibi konu­larda 1978-79-80‘lerde dönemin Kül­tür Bakanı ve çok değerli bilim ve kültür adamı rahmetli Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı zamanında önemli ve öncelikli adımlar atılıp yasal düzenle­meler yapıldı ve uygulamalara geçildi.
Sanatçılar, bilim ve kültür adamla­rı ve halkımız bugün Kışlalı’yı
rahmet, minnet ve şükranla anmak talar.
Yapıcı ve yaratıcı olanlar unutul­maz anılır ve yıkıcı olanlar unutulurlar.
Tiyatroya ve onu ayakta tutan sa­natçılara kıymak geçmişe ve geleceğe kıymaktır. Antik çağlarda bile toplu­mun ve insanlığın savaş ve barış orta­mında bile kültür ve sanat hayatında tiyatroların temel işlevleri nedeniyle
öncelikle ele alındığı görülür. Bu en önemli halk okulunun değerini bilenler ona saygı, sevgi, bilgi ve bilinçle yak­laşmışlar, korumuş, kollamışlar ve geliştirmişlerdir. 7’den 70’e herkesin okulu tiyatrolara sanatçılardan önce halkın sahip çıkması gerekir.
Toplumlunuzun kültürel yapısında bu bilgi ve bilinç vardır. Tiyatrolar yaşasın ve yaşatılsın. •

Next
Previous
Click here for Comments

0 yorum: