ESMER OLMAK !



Toplumda kendimizi kabul ettirmek için bazen ağır bedeller öderiz.
Hem sosyal hayatımızda hem resmi kurumlarda ve en nihayetinde devletle olan ilişkimizde.


Kimine göre sıcak kimine göre zeki kimine göre güzel kimine göre hor görülen kimine göre ikinci sınıf vatandaştır esmer- Adına ne şiirler ne şarkılar yazılıp çizildi. Biri kalkıp “ölürüm esmer için” öteki “esmersen güzelsin" diğeri de “tenim esmer esmer ister dedi. Aslında 1-0 yenik başlar hayata esmerler- Çünkü; bizim doğduğumuz an itibariyle hayata karşı sorumluluklarımız vardır. Toplumda kendimizi kabul ettirmek için bazen ağır bedeller öderiz. Hem sosyal hayatımızda hem resmi kurumlarda ve en nihayetinde devletle olan ilişkimizde. Her adımda kendimizi bu farklılıktan dolayı savunmak zorunda hissederiz, sanki suç işlemişçesine hep savunmada dururuz- Belki de “öteki" düşüncesinden kurtulmak içindir bu savunma  Bu yüzden değil midir bizi asi yapan, hayattan bunaltan, yaşama hevesimizi kıran


Esmerler asidir, çılgındır, kafasına eseni yapandır; ama bir o kadar da masum ve duyarlıdır. Aslında içinde bir yerlerde o başkaldırmışlığın altında yufka bir yüreğimiz vardır bizim. Başkalarının acılarını kendi acımızmış gibi yaşarız hep. Bu yüzdendir yüzünüzdeki derin çizgiler.  
Türkiye’de toplum olarak bile esmerlere karşı bir önyargı hep olmuştur, örneğin sosyal bir ortama girdiğimizde bile hemen nereli olduğumuz sorulur. Soruya cevap verme anı geldiği zaman utanarak sıkılarak yüzünüz kızararak cevap veririz. Sanki suç işlemişiz gibi... Soran kişiyi cevapladıktan sonra nasıl bir tepki vereceğini merak ederiz ürkek bir ceylan gibi- Soru soran




 Bizim oralarda eskiden kadınlar oğullarına kız İstemeye gittikleri zaman hep şöyle derlerdi: Bir gelinim olsun da kaşı gözü kara , bembeyaz bir teni, çörek gibi bir yüzü olsun. Kaş göz kara ama ten beyaz olacak. Bsmer olduğu zaman; “aman aman şunun gelini kara kuru bir şey derlerdi. Hiç dikkatinizi çekti mİ bilmiyorum ama teninin özellikle beyaz olmasından yanadırlar eskiler.
 kişinin aldığı cevap Kürtum ya da Ermeniyim şeklindeyse önyargıların da ardı arkası kesilmez. Burun kıvırmalar, soru sormalar, “aaa hiç Kürt 1 ere benzemiyorsun ya da Ermen ilere benzemiyor musun** şeklinde şaşırmalar ve ve ve bitmeyen “VE  ler- Kaba, cahil, kendini bilmez insanlardır esmerler kimilerine göre. Ama bilmezler ki bizim rengimlz güneşin rengi dir.-Bilmezler ki bu renk sert İlkiiğimizin, asiliğimizin nedenidir». Nereden bilecekler! Ne kadar saklamaya çalışsak da, rengimlz ele verir bizi.

Bizim oralarda eskiden kadınlar oğullarına kız istemeye gittikleri zaman hep şöyle derlerdi: Bir gelinim olsun da kaşı gözü kara , bembeyaz bir teni, çörek gibi bir yüzü olsun. Kaş göz kara ama ten beyaz olacak. Esmer olduğu zaman; "aman aman şunun gelini kara kuru bir şey** derlerdi.

Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama teninin özellikle beyaz olmasından yanadırlar eskiler. Aslında bu da esmer kadınlan hor görmek değil midir sizce? Neden kaş göz kara olsun da ten beyaz! Yoksa taaaa uzaktan sınıfımız, ekonomik durumumuz, kimlerden nereden olduğumuz belli olacak diye mLJcaşımız gözünüz kara, tenimiz beyaz olunca bir süre olsun saklayabilir miyiz kendimiz.





Yaşadıklarından dolayı ezilmişliğin verdiği acıyla içindeki öfkeyi dışarı çıkarmak istercesine kimi zaman baş kaldırarak kimi zaman da sadece kalemiyle dünyayı değiştireceğine İnanır küçük esmer çocuk. Belki benim yaşadığım acıyı başkaları da yaşamaz diye düşünerek yapar burnu îşte bu esmer çocuklardan biri de 19 Ocak  2007*de Genel Yayın Yönetmeniliğini yaptığı AGOS Gazetesi önünde Ogün Samast tarafından öldürülen Ermeni Hrant Dink İdi. Hrant Dirik’in dramı daha çocuk yaşta başladı. Anne ve babasının boşanmasının ardından küçük Hrant bir Ermeni Yetimhanesine verildi. Zor bir hayatı olacağı o yıllardan belliydi. Zira o bir ermeniydi. Sapına kadar esmerdi anlayacağınız! Belki de çocukluğunun vermiş olduğu acıyı kalemiyle unutmak istiyordu ki başkaları da aynı acıyı yaşamasın «. Ama izin vermediler. Zarif, ince bir Çutak olarak, İstanbul’da, Şişli’de bir kaldırımda yığıldı kaldı. Öylece, boyluboyunca...







Bir esmer olarak doğdu, esmer olarak yaşadı, esmer olduğu İçin ve esmer olarak öldü! Kaldırımda yere yığılıp kalmış bedenine bakanların ilk gördüğü ise delik ayakkabısıydi geride kalanların ve onu tanıdığını zannedenlerin bile yüzüne tokat gibi çarpan bir çift ayakkabı...

Next
Previous
Click here for Comments

0 yorum: