GELİŞEN EKONOMİ ÇİN



 Bana ya özgürlük ver ya da ölüm! Virginia valisi Patrick Henry 1775 yılında bu sözü söylediği zaman Amerika'nın gelecek nesillerinde bu denli yankı bulacağını tahmin bile edemezdi. O zaman, bu sözler İngilizler'e yöneltilmiş ve onlar hedef alınmıştı, ama son 200 yılda, birçok batılının inancını somutlaştırdı özgürlük en manevi değerdir, ve bu yüzden, en iyi siyasi ve ekonomik sistemler özgürlüğü içinde bulunduranlardır. Onları kim suçlayabilir ki? Son yüz yılda, liberal demokrasi ve özel kapitalizm kombinasyonu Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelerin ekonomik kalkınmalarının yeni seviyelere yükselmesine yardımcı oldu. Son yüz yılda ABD'de, gelir 30 kat arttı ve yüzbinlerce insan yoksulluktan kurtuldu. Bu arada, Amerikan becerisi ve yenililikçiliği sanayileşmenin teşviğine yardımcı oldu ve aynı zamanda buzdolabı ve televizyon gibi ev aletlerinin, motorlu araçların ve hatta cebininizdeki cep telefonlarının yaratılmasına ve üretilmesine yardımcı oldu. Bu şaşırtıcı değil, özel kapitalizm krizinin derinliklerinde bile bu var, Başkan Obama, "Bizden önceki soru, pazarın iyi ya da kötü bir kuvvet-" olup olmadığı değil, servet oluşturmak ve özgürlüğü genişletmek için "eşsiz bir güç olduğudur. dedi.-" Bu nedenle, makul bir şekilde batılılar arasında kökleşmiş bir varsayım var, tüm dünya özel kapitalizmi, ekonomik büyüme ve liberal demokrasi modeli olarak benimsemeye karar verecek ve ekonomik haklara değil, siyasi haklara öncelik vermeye devam edecek. Ancak, gelişmekte olan piyasalar içinde yaşayan birçoklarına göre, bu bir yanılgı ve 1948 yılında imzalanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, oybirliğiyle kabul edilmiş olsa bile, bunun tek yaptığı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ve siyasi ve ekonomik haklar arasındaki ideolojik inançların ortaya çıkardığı bir bölünmeyi maskelemesidir. Bu ayrılık daha da büyümüştür. Bugün, gelişmekte olan piyasalar içinde yaşayan birçok kişi yani dünya nüfusunun yüzde 90'ı, siyasi haklar ile batılılaşma saplantısının konuyla bir alakası olmadığını düşünüyor ve asıl yiyecek, barınak, eğitim ve sağlık dağıtımının önemli olduğunu düşünüyor. Bana ya özgürlük ver ya da ölüm! Bu gayet güzel ve iyi bir şey, eğer ki durumunuz el veririse, fakat eğer günde bir dolardan daha az bir parayla yaşıyorsanız, hayatta kalmaya ve ailenizin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmakla meşgul olursunuz Etrafta dolaşmakla zaman harcayarak, demokrasiyi ilan etmek ve savunmakla değil. Şimdi, biliyorum, buradaki birçok kişi ve dünya çapında birçok kişi, Şey, aslında, bunu kavramak zor diye düşünecekler çünkü özel kapitalizm ve liberal demokrasi kutsal tutulur. Ama bugün, size ne yapacağınızı soruyorum eğer bir seçim yapmak zorunda olsaydınız? Eğer başınızın üzerinde bir çatı ve oy hakkı arasında bir seçim yapmak zorunda kalsaydınız? Son 10 yılda, 60'ın üzerinde ülkeye seyahat etmek şansım oldu. pek çoğu gelişmekte olan pazarlar, Latin Amerika, Asya ve benim kendi kıtam Afrika. Başkanlar, muhalifler, siyasetçiler, avukatlar, öğretmenler, doktorlar ve sokaktaki adam ile tanıştım ve bu konuşmalar aracılığıyla artık açıkça gördüm ki, gelişmekte olan piyasalardaki bir çok insan şuna inanıyor, batıların ve dünyanın geri kalanının siyasi ve ekonomık anlamdaki düşünce tarzlarında, aslında büyük bir kırılma var. Şimdi, beni yanlış anlamayın. gelişmekte olan pazardaki insanların demokrasiyi anlamadıklarını söylemiyorum, ne de başkanlarını yada liderlerini seçmek istemediklerini söylemiyorum. Tabii ki isterler. Ancak, her şeyi hesaba katarak diyorum ki, Onlar, yaşam standardı gelişiminin nereden geleceği ve hükümetlerinin bunları nasıl dağıtacağı hakkında daha fazla endişe duyuyorlar, hükümetin demokrasi ile seçilip seçilmediğinden değil. İşin aslı, bu çok acı bir soru mu olmaya başladı çünkü uzun zamandır ilk defa batının siyasi ve ekonomik ideolojik sistemlerine gerçek bir meydan okuma var ve bu Çin tarafından somutlaştırılan bir sistem. Özel kapitalizmin yerine devlet kapitalizmleri var. Liberal demokrasi yerine, önceliğini kaybetmiş bir demokratik sistem var. Ve ayrıca onlar, siyasi hakları ekonomik haklardan daha öncelikli tutmaya karar verdiler. Bugün size sunduğum bu sistem, Çin tarafından şekillendirilen, gelişmekte olan piyasalardaki insanlar arasında takip edilen bir sistem olarak bir ivme kazandı çünkü bu, onların, en kısa sürede, yaşam standartları içinde en iyi ve en hızlı gelişmeleri vâât eden sistemin bu olduğuna giderek inandıkları bir sistem Eğer izin verirseniz, öncelikle, niçin ekonomik olarak bu inanca ulaştıklarını açıklayacağım. İlk olarak, bu, Çin'in son 30 yıldaki ekonomik performansı. Ekonomik büyümeyi sağlayabildi ve anlamlı bir şekilde birçok insanı yoksulluktan kurtardı, özellikle 300 milyondan fazla kişiyi fakirlik dışına iterek yoksulluk için küçük bir farkındalık sağladı. Sadece ekonomide değil, aynı zamanda yaşam standartları açısından da. Çin'de insanların yüzde 28'inin ortaokula erişimi vardı. Bugün, bu rakam yüzde 82'lere yakındır. Yani toplamında, ekonomik gelişmesi oldukça kayda değer olmuştur. İkinci olarak, Çin siyasi yapıyı değiştirmeden gerçek anlamıyla gelir eşitsizliğini iyileştirebilmiştir. Bugün, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin dünyadaki iki lider ekonomiye sahiptir. Muazzam farklılıkta siyasi sistemlere ve farklı ekonomik sistemlere sahiptirler, birinde özel kapitalizm diğerinde geniş bir devlet kapitalizmi vardır. Ancak, bu iki ülke tamamiyle aynı GINI katsayısına sahiptir, bu milli gelirin dağılım eşitliğini ölçmeye yarayan bir katsayıdır. Muhtemelen, daha da rahatsız edici olan son zamanlarda, Çin'in gelir eşitliğinde iyileşmeler yaşanmasına karşın Amerika Birleşik Devletleri'nde bunun azalmasıdır. Üçüncü olarak, gelişmekte olan piyasalardaki insanlar Çin'in şaşırtıcı ve efsanevi altyapı açılımına bakıyorlar. Bu sadece Çin kendi ülkesinde yollar, limanlar ve demiryolları yapması ile alakalı değil.... Çin, 85.000 km'lik bir yol ağı kurmayı başarmıştır Çin'de ve bu Amerika'yı geride bırakır Fakat Afrika gibi yerlere bile bakın, Çin, Kahire ve Cape Town arasındaki mesafeyi asfaltlama çalışmalarına yardımcı olmustur bu mesafe 9.000 mildir. yani New York ve Kaliforniya arasındaki mesafenin 3 katı. Şimdi bu, insanların görüp işaret edebileceği bir şeydir. Belki de bu hiç de şaşırtıcı değil, 2007 Pew Araştırma anketinde, 10 ülkedeki Afrikalılar incelendiğinde onlar, Çin'in yaptıklarınının, geçimlerinde inanılmaz bir iyileşme sağladığını düşünüyorlardı çok yüksek oranda, %98 kadar bir oranı . Son olarak, Çin, dünyanın asırlardır karşılaştığı toplumsal sorunlara yenilikçi çözümler sağlıyor. Eğer Mogadişu, Mexico City veya Mumbai' ye seyahat ediyorsanız, kırsal alanlara tıp ve sağlık ulaşımı için engel yaratmaya devam eden harap bir altyapı ve lojistikle karşılaşarsınız. Ancak, devlete ait işletmelerin bir ağı üzerinden, Çinliler bu kırsal alanlara gitmeyi mümkün kılmışlardır. kendi şirketlerini kullanarak bu sağlık çözümleri sunmaya yardımcı olurlar. Bayanlar ve baylar, bu hiç de şaşırtıcı değil Dünya çapında, insanlar Çin'in ne yaptığını ve söylediğini işaret ediyor. "Bunu sevdim. Bunu istiyorum.-" Çin'in yaptıklarını yapabilmek istiyorum. "Bu sistem işliyormuş gibi görünüyor.-" Ayrıca size şunu söylemek için burdayım. Çin'in demokratik tutmundaki yaptıklarında birçok tıkanma meydana geliyor. Özellikle gelişmekte olan piyasalarda insanlar arasında büyüyen bir şüphe var, şimdi insanlar inanıyorlar ki, demokrasi, ekonomik büyüme için bir ön koşul olarak görülmüyor. Aslında, Tayvan, Singapur, Şili gibi ülkeler, Sadece Çin'de değil, aslında göstermişlerdir ki, ekonomik büyüme, Demokrasi için bir ön koşuldur. Son zamanlardaki bir çalışmada, kanıtlar göstermiştir ki, demokrasinin ne kadar sürebileceğinde gelir en büyük belirleyicidir. Çalışmada bulundu ki, eğer kişi başına düşen geliriniz yılda 1.000 dolar civarındaysa, demokrasiniz yaklaşık olarak sekiz buçuk yıl sürecek. Kişi başına düşen geliriniz arasında ise yılda 2000 ile 4000 dolar arasında ise o zaman büyük olasılıkla yalnızca 33 yıllık bi demokrasi alabileceksiniz. Ancak ve ancak kişi başına düşen gelir yıllık 6.000 dolar üzerinde ise iki eliniz kanda bile olsa demokrasi sizin olacaktır. Bu bize ne anlatıyor önce ilk yapmanız gereken orta sınıfı oluşturmak bu sayede hükümeti sorumlu tutmak mümkün. Ama muhtemelen bize şunu da söylüyor tüm dünyayı dolaşarak, demokrasiyi bir şekilde biryerlere tıkıştırmaktan endişe duymalıyız çünkü sonuçta liberal olmayan demokrasiler ile sonuçlanan bir riskle karşılaşırız. bir bakıma demokrasiler yerlerine yenileri aranan otoriter yönetimlerden daha kötü olabilirler. Liberal olmayan demokrasilerin çevresindeki kanıtlar oldukça üzücü. Freedom House keşfetti ki, her ne kadar dünyadaki ülkelerin yüzde 50 ülkesi yüzde 50'si demokratik olsada, bu ülkelerin yüzde 70'i liberal değil yani insanlar düşünce ya da hareket özgürlüğüne sahip değiller. Ama aynı zamanda, Freedom House'un geçen yıl yayınlanan bir çalışmasından öğreniyoruz ki, bu özgürlük son yedi yıdır her yıl düşüşe geçti. Bu bize ne diyor benim gibi liberal demokrasiyi önemseyen insanlar daha sürdürülebilir bir yol bulmalıyız liberal ve ekonominin içinde kökleri bulunan sürdürülebilir bir demokrasimiz olduğunu güvence altına alan bir yol. Ama aynı zamanda şöyle diyor, Çin dünyanın en büyük ekonomisi olma yönünde ilerliyor uzmanlar bunun 2016 yılında olmasını bekliyor. Batı ve dünyanın geri kalanı arasındaki bu siyasi ve ekonomik ideolojik bölünme daha da genişleyecekmiş gibi görünüyor. Dünya nasıl bir hal alacak? Sanrım, dünya şöyle görülebilir daha fazla devlet katılımının olduğu bir devlet kapitalizmi; daha korumacı bir ulus aynı zamanda, daha biraz önce gösterdiğim gibi sürekli azalan siyasi haklar ve bireysel haklar. Genel olarak bize kalan soru Peki Batı ne yapmalı? Ve şunu önerebilirim ki, onlar için iki seçenek var Batı ya rekabet edebilir ya da işbirliği yapabilir. Eğer batı, Çin modeli ile rekabet etmeyi seçmesi ve sonuç olarak dünya çapında özel kapitalizm ve liberal demokrasi ajandasını denemeye ve zorlamaya devam etmesi basitçe rüzgara karşı gitmek olur, Ama bu aynı zamanda, batının alacağı doğal bir duruş olur çünkü pek çok yönden bu Çin modelinin, önceliğini kaybetmiş demokrasi anlayışının ve devlet kapitalizminin bir zıttıdır. Şimdi gerçek şu ki, Batı yarışmaya karar verirse, daha geniş bir bölünme oluşturacak. Batı için diğer seçenek ise işbirliği yapmak ve işbirliği yapmaktan kastım gelişen piyasa ülkelerine esneklik vermek bu yolla hangi siyasi ve ekonomik sistemin daha çok işlerine yaradığını organik bir şekilde çözmek. Eminim şu anda içinizden bazıları bunun Çin'e teslim olmanın bir yolu olduğunu, diğer bir deyişle, batının arka plana itilmesi olduğunu düşünüyor. Ama ben sizi eğer Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri küresel olarak etkili kalmak istiyorlarsa işbirliğini dikkate alabilirler kısa vadede rekabet için ve bu şekilde, orta sınıfı oluşturmaya yardım edecek ekonomik sonuçlara daha sert bir şekilde odaklanabilirler ve bu nedenle hükümeti sorumlu tutmak mümkün ve gerçekten istediğimiz demokrasileri oluşturmak mümkün olabilir. Gerçek o ki tüm dünyayı dolaşmak ve Çin ile işbirliğine varan ülkelere sert nutuklar atmak yerine, bu bölgelerde yatırım ve ticaret için, Batı, kendi işletmelerini teşvik etmelidir. Çin'in kötü davranışını eleştirmek yerine batı, kendi siyasi ve ekonomik sisteminin nasıl en üstün olduğunu gösteriyor olmalıdır. Ve tüm dünyanın biyerlerine zorla demokrasiyi tıkıştırmak yerine, belki batı, kendi tarih kitabından bir sayfa almalı ve bir model ve bugün sahip olduğunuz sistemleri yaratmanın çok sabır gerektirdiğini hatırlamalıdır. Nitekim, Yüce Divan Yargıtayı Stephen Breyer Amerika Birleşik Devletleri'nde eşit haklara sahip olmanın anayasa yazıldığı zamandan bu zamana kadar Amerika'ya yaklaşık olarak 170 yıla mal olduğunu hatırlatıyor. Bazı insanlar bugün hala eşit haklara sahip olmadıklarını tartışabilirler. Hatta iddia ediyorum bunu tartışan yasal olarak eşit haklara sahip olmayan bazı gruplar vardır. Bunun en iyi yönü, Batı modeli kendisi için konuşur. Bu model, eve ekmek getiren, buzdolapları olan, aya adam çıkaran bir modeldir. Ama gerçek şu, her ne kadar insanlar eskiden batı ülkelerinde bakıp işaret ederek, Ben bunu istiyorum, ben böyle seviyorum dese de Şimdi şehirde yeni bir kişi var bir ülke formunda, Çin. Bugün, yeni nesiller Çin'e bakıyorlar "Çin altyapı üretebilir,-" Çin ekonomik büyüme sağlayabilir "ve biz bunu seviyoruz. diyorlar.-" Çünkü sonuçta, bizden önceki soru ve dünyadaki yedi milyar insandan önceki soru şudur, nasıl refah üretebiliriz? Bunu önemseyen insanlar politik ve ekonomik bir modele çok rasyonel bir şekilde dönecek ve bu sayede en kısa zamanda daha iyi yaşam standartlarına sahip olabilecekleri bu modelleri garantiye almış olacaklardır. Bugün buradan ayrıldığınızda Sizi çok özel bir mesaj ile bırakmak istiyorum. bu, bireyler olarak ne yapmamız gerektıği konusunda düşündüğüm bir şey ve bu gerçekten açık fikirli olmakla alakalı birşey. Dünyanın her yerindeki insanlar için refah yaratmanın umut ve hayallerine karşı açık fikirli olmak, yüz milyonlarca insanın yoksulluğuna küçük bir çözüm yaratmaya çalışmak açık fikirli olmaya dayanır, çünkü bu sistemler iyi şeylere ve kötü şeylere sahiptir. Sadece göstermek için Kendi tarihime gittim. Bu benim resmim. Ooo.

 1969 yılında Zambiya doğdum ve orda büyüdüm. Benim doğumum sırasında Siyahlara doğum sertifikası verilmiyordu ve bu kanun sadece 1973 yılında değiştirildi. Bu Zambiya hükümetinden bir beyanname. Bunu size getirdim çünkü şunu söylemek için, 40 yıl içinde, bir insan olarak tanınmadığım zamanlardan bugün ünlü TED kalabalığın önünde durup kendi görüşlerim hakkında sizinle konuştuğum zamanlara geldim. Bu şekilde, ekonomik büyümeyi artırabiliriz. Yoksulluk için birşeyler yapabiliriz. Ama bu aynı zamanda, varsayımlarımıza bakmamızı gerektirecek, büyürken edindiğimiz varsayımlar ve eleştiriler Demokrasi çevresinde, özel kapitalizm çevresinde, ekonomik büyümenin oluşturduğu şeyin yoksulluğu azaltan ve özgürlükleri oluşturan çevrede O kitapları yırtıp atmamız ve diğer seçeneklere bakmaya başlamamız gerekebilir ve gerçeği aramak için açık fikirli olmamız gerekebilir . Sonuçta, bu dünyanın dönüşümü ile alakalı ve daha iyi bir yer yapmak ile alakalı.
Next
Previous
Click here for Comments

0 yorum: