Acı, Bir Hikaye





Her gece aynı adamı selamlıyorum aslında. Umut dolu bir "Merhaba." ısmarlıyorum ona. Karanlıktan yüzünü seçemesem de biliyorum kim olduğunu. Bir kadına tutulmuş. Gün yüzüne çıkmak istemiyor. Işıklar hep sönük. Kapkaranlık odada her gece sabaha kadar tek başına oturuyor. Şiirler okuyor. Dudakları kapanıp açılırken körpe şiirlerle, sövüyor da bazen. Bir ara yüzüme baktı. Yemin ederim bir yakut gibi parlıyordu gözleri. Gözyaşlarıyla yıkanmış göz bebeklerinde hazin hayatını anlatıyordu. Hiç konuşmasa da anlatıyor birçok şeyi.


Dipsiz bir kuyudayım
Yazıklar olsun bana
Ki 
Hala ardın sıra savrulmaktayım

İçim burkuluyor. Yüzüne dokunmak istiyorum. Hıçkırıklarıyla ürperiyorum sonra. Okumaya çalıştığı o çok sevdiği kitabın sayfalarını yırtmak üzereyken bulmuştum onu geçen gece. Aynı kitabı sıkıştırmış kolunun altına, ayırmıyor yanından. Hüznü içimi burkuyor. Biliyorum. Uzun zaman olmuştu bu adam için için ağlamayalı. Yüzünü göğsüme basmak istiyorum. Gözyaşları dinene kadar saçlarını sevmek. Sessizliği bozan tek şey onun hıçkırıkları olmasın diye radyoyu açıyorum. Belki diyorum bir şarkı çalar umut dolu, belki hüznü mesken edinmiş yüzü güler. Çalan şarkıyla iç çekişi içimi yakıyor. Titreyen çenesi konuşmasına dahi engel olurken, bir şiir daha dökülüyor dudaklarından.

Biliyor musun ?
Durmazmış akacak kan
Ben de kopacakmışım inceldiğim yerden
Sarardım
Düştüm saçlarına
Sustum


Sarıldım ona. "Bir daha bırakmayacağım seni."




Next
Previous
Click here for Comments

0 yorum: