Koynum ve Dünya Hali Üzerine




Zamanı gelmiş ve ertelenmiş
Buraya kadarların biriktiği ceplerimin boşalması gerekiyormuş
Öyle yaptım

Paçalarım sıvalı ve iki avucum kınalı şimdi
Uzunca ve enlemesine bir dere
Geçmeye korkmuş ve titrek dizlerimle
Göğe yönelmiş avuçlarım ve sırtı yere bakan ellerimle
Yok oluyorum

Paçavraları süsleyen şiirler bırakıyorum ve sıcak ekmek kokuları sarmış şehrin dört yanını
Yaşamak yasaklı bir kelime olmuş kalmış duvarlarda ve zaptiyeler kara çalmışlar üzerlerine
Yüzlerine bakılası kadınlar peçeler kuşanmış ve tadı kalmamış bir bardak çayın
Gökyüzünün kapkacına maruz kalmış çocukların uçurtmaları ve bir annenin feryadı kulaklarımda yine

Savaş alanı gibi göğsüm
Gördüğüm, kördüğüm
Önsözümü yazmış Tanrı
Bakma güldüğüme
Dudaklarımın ezberinde hala hüzün


Bu coğrafyanın ezgisi acıyla dolu ve ağıtlar annelerin ağzında
Bir meme ister bebek haliyle ve yanı başında kan içer kardeşi
Bana kurşun atmayı değil hedef olmayı öğrettiler ve tabanca görünce göğsüm döner ona
En cesurumuz en önce öldü ve korkakların boynu hep inceldi

Demem o ki gölgesine kandığın ağaçları ve yuvasız bıraktığı kuşları
Son sözünü söyleyen şairi ve terk ettiği şiirini
Gelecek vadeden babayı ve harap ettiği çocuğunu
Bu gece aldım koynuma
Koynum dağlardan yüksek, ovalardan engin
Bu her biri için son durak
Bu gece
Koynum ölüm ve yaşamak.




Next
Previous
Click here for Comments

0 yorum: