EKONOMİNİN YAPMA VE YIKMA GÜCÜ

Neredeyse iki sene önce bir gün Almanya'da arabamı sürerken radyoyu açtım. O zaman Avrupa, Euro krizinin tam ortasındaydı. Tüm haber başlıkları Avrupa ülkelerinin notunun ABD'deki kredi derecelendirme kuruluşları tarafından düşürüldüğü ile alakalıydı. Dinledim ve kendi kendime düşündüm, "Kredi derecelendirme kuruluşları nedir ve-" "neden herkes bunların yaptıkları işlerden dolayı üzgün? diye-" Yani, eğer o gün arabada yanımda oturuyor olsaydınız ve önümüzdeki seneleri bu kuruluşları düzeltmeye çalışarak geçireceğimi söyleseydiniz açıkça size çılgın derdim. Ama daha çılgını ne tahmin edin: Bu kredi derecelendirme kuruluşlarının çalışma şekli. Sadece bunu değiştirmenin zamanının niye geldiğini değil aynı zamanda bunu nasıl değiştireceğimizi de size açıklamak istiyorum. Önce kredi derecelendirme kuruluşları gerçekte ne iş görür size anlatayım. Aynen araba almadan önce araba dergilerini okuduğunuz gibi ya da ne tür bir tablet veya telefon alacağınıza karar vermeden önce ürün yorumlarına baktığınız gibi yatırımcılar da ne tür ürünlere para yatıracaklarına karar vermeden önce kredi derecelerini okurlar. Söz gelimi kredi derecesi, ürünün çok iyi performans gösterdiği anlamına gelen AAA'dan riskli bir yatırım anlamına gelen BBB düşebilir. Derecelendirme kuruluşları derecelendirme şirketleridir. Bir bakıma derecelendirme bankalarıdır. Bunlar ipotek teminatlı menkul değerler gibi kötü üne sahip finansal ürünleri bile derecelendirirler. Hatta ülkeleri bile derecelendirirler ve bu derecelere devlet kredi notu denir. Hususiyetle bu devlet kredi notları üzerine biraz durmak istiyorum. Bence, şu anda beni dinlerken bile düşünüp, kendi kendinize 'bu niye umurumda olsun ki!' diyorsunuz, değil mi? Dürüst olalım. Yani, kredi derecelendirmeleri sizi etkiler. Hepimizi etkiler. Bir kredi derecelendirme kuruluşu bir ülkeyi derecelendirdiğinde temel olarak o ülkenin borcunu, geri ödeme kabiliyetini ve istekliliğini değerlendirir. Yani bir ülkenin notu bir derecelendirme kuruluşu tarafından düşürülürse, bu ülke uluslararası piyasalarda kendine borç bulabilmek için daha fazla ödeme yapmak zorundadır. Yani bu sizi vatandaş ve vergi mükellefi olarak etkiler. Çünkü siz ve halkınız istemeyerek de olsa borç bulmak için paraları sökülmek durumundasınız. Peki ya muhtemelen çok masraflı olduğundan dolayı ülke daha fazla ödeme yapamıyorsa? O takdirde ülkenin yollar, okullar ve sağlık gibi diğer hizmetler için daha az parası kalacaktır. İşte bu yüzden umurunuzda olmalı. Çünkü devlet kredi notu herkesi etkiler. Bence bu sebepten kamu malı olarak tabir olunmaları gerekir. Şeffaf, erişilebilir ve bedava olarak herkese açık olmaları gerekir. Ancak durum şu: Kredi derecelendirme piyasasına sadece ve sadece üç aktör hakim. Bunlar; Standard & Poor's, Moody's ve Fitch. Ne zaman bir piyasa yoğunluğu olsa rekabetin ortadan kalktığını biliyoruz. Ürününüzün kalitesini artırmak için hiç bir teşvik olmaz. Kabul edelim, kredi derecelendirme kuruluşları küresel ekonominin çöküşün eşiğine gelmesine katkı sağladılar. Ama artık çalışma şekillerini değiştirmeleri lazım. Anlatmaya çalıştığım ikinci nokta, sadece galeri sahibinin tavsiyelerine bakarak araba alır mıydınız? Bariz bir şekilde hayır, değil mi? Sorumsuz bir davranış olurdu. Ama kredi derecelendirme sektöründe her Allah'ın günü olan bu. Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkeler ve şirketler gibi müşterileri kendi kredi dereceleri için para ödüyorlar ve bu durum bariz bir şekilde çıkar çatışması meydana getiriyor. Üçüncü nokta ise, kredi derecelendirme kuruluşları bu kredi derecelerine nasıl ulaştıklarını bize söylemiorlar. Ancak bu devirde, içinde ne olduğunu söylemeden çikolata bile satamazsın. Fakat ekonomimizin önemli parçalarından biri olan derecelendirme kruluşlarının içindeki farklı içeriklerin neler olduğunu gerçekten bilmiyoruz. Derecelendirme kuruluşlarının işlerinde şeffaflığa dikkat etmemelerine göz yumuyoruz. Ancak bu durumu değiştirmeliyiz. Bana sorarsanız hiç şüphesiz sektörün sadece uçlarından kırpılmaya değil, tepeden tırnağa değiştirilmeye ihtiyacı var. Bence artık cüretkar hareket etmenin vakti geldi. Bence artık sistemi yükseltmenin vakti geldi. İşte bu yüzden Bertelsmann Kurumu'nda sektöre bir alternatif düşünerek bir sürü vakit ve gayret sarfettik. Nihayet ilk defa ülke riski için kar amacı gütmeyen bir kredi derecelendirme kuruluşu modeli geliştirdik. Adına da kısaca INCRA koyduk. INCRA ortama yeni bir kar amacı gütmeyen bir aktör katarak mevcut sistemde farkını ortaya koyacaktır. Sürdürülebilir bağış üzerine kurulu kar amacı gütmeyen model baz alınacaktır. Bağışlar işleri yürütmemize ve derecelendirme kurumunu işletmemize imkan tanıyan geliri oluşturacak ve aynı zamanda kredi notlarını halka açık hale getirmemize de imkan tanıyacaktır. Ancak farkını ortaya koymak için bu yeterli değil, dimi? INCRA aynı zamanda çıkar çatışmasından kaçınan, çok şeffaf bir yönetim yapısına dayalı olarak kurulup toplumdan bir çok ortağı da bünyesinde barındıracaktır. INCRA sadece Avrupalı ya da Amerikalı bir derecelendirme kurumu olmayıp, tam manasıyla beynelmilel bir kurum olacak ve bünyesinde özellikle gelişmekte olan ekonomiler eşit çıkar, fikir ve temsil hakkına sahip olacaklardır. INCRA'nın meydana getireceği ikinci büyük farklılık ise devletlerin riskli olup olmadığı değerlendirmesini daha geniş çaplı göstergelere dayandıracak olmasıdır. Bunu şöyle düşünün: Bir devletin kredi derecelendirmesini yaptığımızda temel olarak ülkenin iktisadi arazisine, makro iktisadi esaslarına bakıyoruz. Ama aslında şu soruyu da sormalıyız: Ülkenin iktisadi arazisini kim işliyor? Yani bir ülkenin bir sürü çiftçisi vardır ve biri de hükümettir. Bu yüzden ülkenin nasıl yönetildiği, nasıl idare edildiği sorularını sormak lazım. İşte bu yüzden, ileriye bakan göstergeler dediğimiz sistemi geliştirdik. Bunlar, bir ülkenin sosyoekonomik gelişimini çok daha iyi okumanıza imkan tanıyacak göstergeler. Umarım hükümetin yenilenebilir enerjiye ve eğitime yatırım yapmaya istekli olduğunu bilmenin sizin için önemli olduğu fikrine katılıyorsunuzdur. Ülkenizdeki hükümetin bir krizi yönetip yönetemeyeceğini, vaad ettiği yenilikleri uygulayıp uygulamayacağını bilmek sizin için önemlidir. Mesela, INCRA şimdi Güney Afrika'ya kredi notu verse, tabiki dünyadaki en yüksek genç işsizlik oranı burada olduğundan dolayı dikkat kesiliriz. Eğer bir ülkeni 35 yaşın altındaki nüfusunun yüzde 70'ten fazlası işsizse, bu durum halihazırda bu ülkenin ekonomisine büyük ölçüde tesir edeceği gibi daha da fazla gelecekte tesir edecektir. Yani, Moody's, Standard & Poor's ve Fitch'teki arkadaşlarımız bize anlatır, biz de dikkate alırız. Ama bilin bakalım ne oluyor? Bunu tam olarak nasıl değerlendirdiklerini bilmiyoruz. Bu durumda INCRA'nın ortaya koyacağı üçüncü farka gelmiş oluyoruz. INCRA sadece kredi notu açıklamayacak aynı zamanda baz aldığı göstergeleri ve metodolojisini de açıklayacak. Yani, mevcut sistemin aksine INCRA tamamen şeffaf olacak. Kısacası INCRA, mevcut üç büyük kredi derecelendirme kurumu sistemine rekabeti, sektörün şeffaflığını ve kaliteyi artıracak, kar amacı gütmeyen yeni bir aktörü olaya dahil ederek bir alternatif sunacak. Devletlerin kredi notları size hala karmaşık, küresel finans dünyasının çok küçük bir parçası gibi gözükebilir. Ancak bunun çok önemli bir parça olduğunu ve düzeltilmesinin önemli olduğunu söylemem gerekir. Çünkü devletlerin kredi notu hepimizi etkiliyor. Dolayısıyla bunların kamu malı olarak tanımlanması gerekiyor. Bu yüzden modelimizi şu anda test ediyoruz ve bu yüzden INCRA'yı hayata getirmek için bir kısım kabiliyetli ve istekli aktörleri bir araya getirip getiremeyeceğimizi anlamaya çalışıyoruz. Gerçekten INCRA'yı kurmanın herkesin faydasına olacağına ve INCRA'yı daha kapsayıcı, yeni bir finansal sistemin köşe taşına çevirmek için elimizde eşsiz bir fırsat olduğuna inanıyorum. Çünkü çok uzun zamandır, büyük finansal aktörleri tek başlarına bıraktık. Onlara biraz eşlik etmenin zamanı geldi. 
Next
Previous
Click here for Comments

0 yorum: